Hanedanlık ve soy kavramının yasa hükümlerince belirlediği ölüçüde
kadınların varis olamadığı 20.yy'ın ilk çeyreğinde Gratham Dükü ve eşi
hiçbiri henüz evlenmemiş üç yetişkin kızları ile Downtown malikanesinde
yaşamaktadır. Asaletin getirdiği rol kızların kendilerine uygun birer eş
bulması ve aile kurması üzerine şekillenirken çağ değişmektedir. 1912
yılına damgasını vuran Titanic'in batışı gazete sutünlarında yerini
alırken aile varisin ölüğü haberiyle sarsılır. Bu kişi aynı zamanda
kızlardan en büyüğü Mary'nin de resmi olarak durulmayan nişanlısı
Partrick'tir. Mary için tanıştırıldığı her erkek ailesinin ve nirasın
kurtarıcısı olacak adayken görünüşe göre kendisi için aşk söz konusu
değildir. Ancak O'nun şansını ve güzelliğini kıskanan ve bu bğlamda pek
de cazibe uyandırmayan kardeşi Edith ve nispeten bağımsız ruhlu Sybil'in
aksine ailede oynadığı rolden bıkmıştır. Ancak mirasa sahip çıkması
gereken Downtown Abbey'in Düşesi olarak doğduğunu da bilincindedir.
Soyağacına göre yeni varis kimsenin tanımadığı orta sınıftan bir
doktorun oğlu avukat Mathew Crawley'dir. Dük zaman kaybetmeden varisi
eve davet eder. Mathew bu yeni durumu zorla kabullenir. Potansiyel bir
bekar olarak Dükün kızlarından birinin kendisine dayatılacağından da
emindir. Bunu dillendirdiğinde tam da Mary yeni taşındıkları eve gelir
ve sözlerine kulak misafiri olur. Böylece kızın haklı öfkesini de
üzerine çeker.
Hikayenin
diğer ayağı evin alt katındaki çalışanlardır ve onların yaşamı hikayede
oldukça geniş bir yer tutar. Titanic haberlerinin gazeteleri kapladığı
gün hizmetkarlar ve uşakların şaşkın ve onaylamaz bakışlarının
hedefindeki kişi Downton'a gelen ilk trenle aralarına dahi olan ve bir
baston yardımıyla yürüyen John Bates yazık ki topaldır. Fiziksel güç
gerektiren ve çok katlı malikhanede koşuşturma gerektiren bu işi nasıl
yapacağı diğerleri için koca bir soru işaretidir. Ancak görünüşe göre
Dük'ün orduda yan yana görev yaptığı ve hoşgeldin demek için mutfağa
inecek kadar değer verdiği biridir. Elbette Bates kıskançlık ve kuyu
kazma çabalarının odağında olur. Baş kahyalar Ms.
Huges ve Mr. Carson, Lady Mary'nin oda hizmetçisi ve baş hizmetçi Anna
içten pazarlıklı Mrs. Obrain ve Mr.Barrow'un kötü niyetli çabalarına
karşı koyar. İlk sezonun en renkli hikayelerinden biri ilginç konusu ile
dikkat çeker ve gerçek bir olaya dayanmaktadır. Lady Grantham Türk
konsolosluğunda misafir Osmanlı bakanlarından birinin oğlu olarak
resmedilen Kemal Pamuk'u ağrlamaya gönüllü olur. Lady Mary adamı
herhalde arap kılıklı biri olarak bekliyor olsa gerek ki karşısında
hayli çekici ve kültürlü bir beyfendi bulunca adamakıllı şok yaşar. O
günün gecesi Mr. Pamuk açıkça beğendiği kızı elde etmeye kararlıdır.
Ancak gecenin ortasında yatakta ölüverir. Mary düştüğü utanç verici
durumla yüzleşirken çaresizce annesinden yardım ister. Gece yarısı O,
Düşes ve oda hizmetçisi Anna adamı yatağına taşırlar. Ancak genç aşçı
yamağı Daisy'nin onları gördüklerinden habersizdirler. Bu olay
kaçınılmaz biçimde ileride Mary'nin ayağına dolanacak, olayı gizlemek
için büyük çaba sarf etmek zorunda kalacaktır. Dahası artık annesinin
gözünde defolu maldır. Annesi ile Dowager Kontes'i arasında artan güç
savaşının ortasında Mathew için işler beklemediği şekilde değişmekte gün
be gün Mary'e daha fazla ilgi duymaktadır. Tüm bu olayların gölgesinde
Düşes ilerleyen yaşına karşın şaşırtıcı biçimde hamile kalır. Bu durum
ilişkileri artık evlilik teklifi noltasına gelen Mathew ve Mary için
tuhaf bir durum yaratır. Eğer doğacak bebek erkek olursa Mary orta sınıf
bir avukatın karısı olmayı kabullenebilecek midir? Ancak oda hizmetçisi
O'Brain'in yanlış anlaması sonrası banyoda düşen düşes bebeğini
kaybeder. Mathew bu süreçte kendisini neden beklettiğinin bilincindedir
ve yollarını ayırmayı seçer. Bu arada ne yazık ki 1. Dünya Savaşı patlak
verir.
0 Comments:
Yorum Gönder
Lütfen Nazik Olalım. Türkçe Kullanımına Dikkat Edelim. (Uygun Bulunmazsa Mesajınız Yayınlanmayabilir)