15 Ağustos 2021 Pazar

The X Files (1993-2018)


The Truth Is Out There (Gerçek Orada Bir Yerde)

İnsanların neden X Files bir yana diğer diziler bir yana dediğini 11. sezonu bitirirken daha iyi anladım. Pek çok dizi bu kadar uzayınca cılkı çıkar, karakterler daha yüksek paralar için çekip gider, hikayede bolca mantık hatası vs görülür. Burada da bir süre konu bir tez üzerine işlenirken sonrasında ondan hiç sö edilmemesi gibi temel tutarsızlıklar var. Ancak kanımca dünya dışı varlıklara dair üretilen temel komploları merkezine alıp böyle büyük bir hikaye sunması bile onu izlenir kılmak için yeterli. 

Konu tıp Uzmanlığı geçmişine sahip ajan Dana Scully'nin üstleri tarafından fikirleri nedeniyle FBI'ın yüz karası görülen Spooky "Tekinsiz" lakabını almış FBI ajanı Fox Mulder'ı izleyip araştırmalarını mantık çerçevesinde raporlayarak sunması için görevlendirmesiyle başlıyor. Washington Merkezli FBI binasının bodrumunda işine gömülmüşken yeni ortağıyla tanışan Mulder bu işi hak etmek için kiminle bozuştuğunu soruyor. Elbette işin arkasındaki sebebin farkındadır. Ancak çok da aldırmaz. Muhtemelen bu muameleye ve kendisi hakkındaki yaygın bakış açısına alışkındır. Aslında suç psikoloji konusunda en iyi analistlerden biri olarak ün salmış olsa da uçuk fikirleri O'nu istenmeyen biri haline getirmiştir. Çünkü çocukken kız kardeşinin gözleri önünde parlak bir ışık ve tam olarak seçemediği bir varlık tarafından kaçırıldığını görmüştür! (Ben gözlüklü halini çok sevdim ama belli ki yapımcılar ne yazık ki aynı kanıda değillermiş!)


Birlikte geride iki ben izi hariç ölüm nedeni anlaşılamayan 3 vakadan sonuncusunu incelemek üzere yola düşerler. Olay yerinine giderken tuhaf bir manyetik durum ve zaman sapması keşfeden Mulder açısından alışık olduğu "açıklanamayan olaylar" için bir diğer örnektir. Skully ise sözünü ettiği 9 dakikalık zaman kayboluşunu açıklayamasa da ortağı saatine gösterip bunun olduğunu iddia ettiğinde doğal olarak kabul etmez. İlerleyen süreçte öldürülen diğer kişilerden birinin açılan mezarı ve cesetin hali kafalarını iyiden iyiye karıştırır cinstendir. Üstelik Skully'nin yaptığı otopside kadavrada bir çeşit metal implant bulurlar. Sonrasında onlar araştırmalarını sürdürürken aynı ceset cesedi ortadan kaybolur ve çektikleri fotoğraflar bir yangınla yok olur. Kasabada biri aklini biraz yitirmiş tekerlekli sandalyede diğeri 4 yıldır komada iki gencin benzer benlere sahip olması da soru işaretini derinleştirir. Hikayeye devam etmek istemiyorum. Artık kalanı siz izleyin ki tadı kaçmasın.

X files bu gibi ana konuya bağlı hikayenin haricinde tuhaf güçlere sahip bireylerden zombilere, garip yaratıklardan mitolojik ve dini öğelere atıf yapan ilginç birçok farklı konuyu içeriyor. Benzer karakterleri Kriptonite etkisyle değişen insan örnekleri veren Smallville'de de görmek mümkün mesela. Bu kadar tuhaf türler nereden çıkıyor o da ayrı bir konu. Yani hepsinin deney faresi olduğu konusunda bir dosya sonucu da görmüyoruz. Zaten işin kulbu da hazır. X Files dosyaları açıklanamaz şeyleri kapsıyor. Asıl konu ise bizi "dünya dışı varlıklar var mı?" "Varsa bunların amacı ne?" Ya da tüm bunlar toplumu meşgul etmek için uydurulan hikayelerden mi ibaret  sorusunun peşine takıyor. Ancak ilk 9 sezonla 2016'la birlikte yeniden başlayan son 2 sezon arasında uyumsuzluk hisseden bir ben miyim bilmiyorum. Sanki yeni bölümlerde pek X Files havasını hissetmedim. İyi bildiğimiz kimi karakterler çok da nedeni anlaşılmayacak biçimde kötü tarafa geçip hoppala ne oluyor dedirtti.

Altta diziye dair yer verdiğim extra başlıklara göz atmanızı öneriyorum. Bu arada serinin iki filmi olduğunu da ekleyeyim. The X Files Movie: Fight The Future (1998) iyi bir film olmuş. 6.sezon ağırlıklı konuyu derinleştiriyor. İkinci filmse serilerden daha bağımsız hatta sıradan polisiye ayrıntılarına sahip bir konuya sahipti ki hani nerede, gizemli bir  X Files dosyayı izlemeyecek miydik dedirtti. Eminim bir ben hayal kırıklığı yaşamamışımdır.

* The X Files Movie: Fight The Future (1998)

* The X Files Movie: I Want To Believe

Peki polisiye detektiflik hikayelerindeki "kadın-erkek iş ortaklığı" klişesinde hep aranılan romantizm X Files'da var mı derseniz bir mum alıp yola düşmenizi önereceğim. Ancak dizi sizi öyle içine çekiyor ki o uzun sürece çok da takmıyorsunuz. Ayrıca yolun sonunda nihayet romantizm ışığını gördüğünüzde anda karakterimiz Mulder tam da lakabını yansıttığı Spooky (Tekinsiz) Mulder halini alıyor. Ne mi kastediyorum? Eeee artık izleyip görün. Bir sürü şey söyleyip heyecanı bozan uyuz tiplerden olmak istemiyorum:) Ayrıca ikilinin birlikte olmasının ahengi bozacağını savunan kitleye katılmıyorum. Bence gayet yerinde bir durum. Sonuçta gece gündüz fark etmeksizin birlikte yola düştüğün ve birçok tehlikeyi omuz omuza atlattığın birine karşı duyguların değişmesi bence kaçınılmaz. Kişi bu süreçte evli olsa eşini daha az görüyordur.

Diziye dair daha fazlası için diğer sayfalara da bakabilirsiniz. Ancak artık bolca Spoiler içeriyor olacak...İzlemeyi düşünüyorsanız ve sürprizlerin bozulmasından benim gibi hiç hoşlanmayanlardansanız ona göre göz atın.

* X Files Karakterleri

* X Files'da Gerçeğe Doğru Giden Yol

* Aklımıza Takılanlar (İzleyip neye ulaştık sorusunu sorarken oluşan başlıklar)

Siz yayın tarihine bakarak "Bu nasıl dizi? 25 sezon mu? Aman Allahım ben almayım, buna sabır mı dayanır?" deyip kaçmadan önce 9 sezonla bitip uzun süre ara verdikten sonra 10 ve 11. sezonla geri döndüğünü belirtelim. Bir zamanlar Kurtlar Vadisi'ni izleyen ve fazlasıyla beğenen bir tanıdığım "Türkiye'nin Gerçeklerini Yansıtıyor, Derin Devlet Mevzusu ve daha birçok şey" diye hayli övmüştü. O zamanın Türkiye şartlarını ve bugün "kötü" diye sunulanların  o zamanlar sırtının sıvazlandığını gayet net hatırlıyorum. Gerçekten Türkiye gerçeklerini, derin devleti mi anlatıyordu bilemiyorum çünkü Kurtlar Vadisi'nin bir bölümü bile izlemiş değilim. İşte kanımca X Files da yıllar boyu üretilmiş bir çok teoriden yola çıkarak hikayeler ortaya koyarken bir yandan da suni gündemle uyutulan ve koyun yerine konan Abd halkına ve Abd'nin kirli çamaşırlarına gönderme yapan bir dizi. Bu yüzden yapımı hangi gözle izlediğiniz önemli. Şahsen kendi ülke gündemime bakarak bende çoğu zaman pis işlerin gizlenmesi adına insanların aynı biçimde suni gündemler yaratılarak uyutulduğu düşüncesindeyim. Çünkü iktidarlar düşünen, akıllı toplumlar değil gözünü boyayabileceği, idaresi kolay, güdülmesi kolay "koyun" muamalesi yağacağı sorgulamayan kafaları ister! Tam da günümüz tablosu yani!!!!!

Ben yapımı TGRT'de "Gizli Dosyalar" adıyla yayınlanırken keşfeden şanssız nesildenim aslında. Neden şanssız derseniz "izleyici saygısından yoksun" ne aptal bir yayın anlayışı vardı bu kanalın! Bölümler özensiz yayınlanır bazen aynı bölüm sonraki gün de tekrar edilirdi vs. Geç saatte olduğu için beklediğinize pişman olurdunuz. Sonra bir devrin güzide kanalı CNBC-e olaya el attı da bu eziyetten kurtulduk. Şimdilerde bir kanal alsa da yeniden yayınlansa bile 200'ü aşkın bölüm şu anki yayın politikasında nasıl takip edilir ki? Eskiden tv'de reklamlar 15 dakika standartla gelmiyordu. Daha kısa aralıkla ama daha kısa sürüyordu. Şimdi 15 dakika molaya hayli bir şeyler sıkıştırabiliyorsunuz. Ama izlediğiniz bir saatlik bir yapım sinema filminden uzun sürede neredeyse iki, iki buçuk saatte anca bitiyor! E gelin de tv'de sıkıysa ağız tadıyla bir şeyler izleyin! Bir de o absürt sansür makaslamaları ya da reklam kazancı için filmlerin tıraşlanması yoluyla keyfi kesintiler vs yapılınca neredeyse tv izlemeyi bıraktım diyebilirim. Herhalde izleyiciyi adam yerine koymayıp sabrını zorlayan anlayışa karşı ortaya çıkan bu sonuç kimseyi şaşırtmamalı! 

İyi ki internet var:) İstediğiniz zaman aralığında, istediğiniz kadar bölüm takip edebiliyorsunuz. (Şahsen bir günde 10 bölüm kadar izleyebildim) Paralı kanallar da cebinde parası, düzenli maaşı olana yarıyor. Eğer bu ülkede (hakkıyla çalışıp kazanları tenzih ederek) üç beş yerden maaş alan şanslı azınlıktan, lüks rezidanslar dikip satışıyla zengin olan mütahit cemiyetinden, bir gecede oynayan dövizle cebini dolduran kesimden değilseniz ya da iktidarlara yakın sırtı kalın tanıdıklarınız da yoksa ya asgari ücretin normal sayıldığı kıytırık ücretlerle emeği sömürülen ya da üniversite diplomanıza rağmen Türkiye işsizliğinde boğulanlardan birisinizdir. O yukarıda sözünü ettiğim refah seviyesinin yanından geçmeyen ve son iki standartın içinde binlerce insan varken paralı kanalın ne kadar "lüks" kaçtığını herhalde söylememe gerek yok!  

 Ancak,

- Eğer bilim kurguya ilginiz yoksa,

- 1992'de henüz akıllı telefonların, Ip adreslerinin, güvenlik kameralarının olmadığı, bilgisayar ve internet dünyasının yeni yani hayatımıza girdiği, arka bölümleri kocaman uzantılı beyaz bilgisayar monitörleri, Floppy Diskleri (şimdinin usb harici bellekleri ancak veri kapasitesi sadece 1.44 mb) ve mobil iletişimde Nokia, Ericson gibi o devrin dev markalarının sunduğu teknolojiyi kullandığımız dönemler. Mulder ve Skully geleneksel yöntemlerle her türlü garip gizemi çözmeye çalışırken büyük telsizleri ya da yaşam mekanlarında kablosuz büyük ev telefonlarını görüyoruz. Dolayısıyla özellikle 2000'lerin genç neslindenseniz, şimdinin teknolojisinden fırlayan tv yapımlarına aşinaysanız ilk sezonlar eskiliği ile rahatsızlık verebilir. Ama bence buna kesinlikle takılmayın.

- İnançlarınıza kökten bağlıysanız (Dizi inaçsızlar içindir demiyorum dikkat edin!) rahatsız edebilir ya da hoşunuza gitmeyebilir.

Son Notlar: 

Dizi 9 sezonla ve iki sinema ile bitmişken uzun süre sonra 10 ve 11. sezonuyla yeniden ekranlara döndü. Ancak başrol oyuncular artık hayli ileri yaşlara sahip. İnternetin çok da güven vermeyen bilgi ortamında 12. sezon konuşulsa da ben çok ihtimal vermiyorum. 2023 sonlarında yeniden çekileceğine dair haberler yayınlandı. Başka oyuncularla yola devam edilse bu kadar beğenilir mi? İllaki ana seriyi seven ve yenisini topa tutalar olacaktır. Kaç yıl sürer o da bir diğer konu? Tabi hala geniş bir izleyici kitlesi varken, hikayenin yaratıcısı Chris Charter X Files'da hala anlatacak pek çok hikaye olduğunu söylerken ve hali hazırda para kazandırıyorken bitmeyedebilir.

Yararlanılan Kaynaklar: (Spoiler içeriyor)

http://www.thexfiles-tr.net

https://en.wikipedia.org/wiki/The_X-Files

https://www.imdb.com/title/tt0106179/

https://www.bilimkurgukulubu.com/televizyon/dizi/inanmak-isteyenlerin-tv-efsanesi-the-x-files/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Gizli_Dosyalar


11 Ağustos 2021 Çarşamba

Frequency (2016)

Polisiye gerilimi fantastik bir türle birleştiren dizimiz 2000 yılına ait baş rolünde Jim Caviezel, Dennis Quaid, Shawn Doyle oynadığı aynı adlı filmin bir yeniden çevrim. Tek sezonluk oldukça iyi bir yapım. Özellikle ben öyle 6-7 sezonluk uzun hikayeleri bitiremiyorum diyenlerdenseniz çerezlik seyir sunan ve sıkmayan hikayesiyle sizi oldukça memnun edecek bir konusu var. İki hikayede elbette ufak farklar da yok değil. Başrol film de erkek iken dizi de bir kadın. Ya da baba karakteri filmde itfaiyeci iken dizi de polis memuru vs. Ancak ana konuya sadık kalınarak oluşturulmuş. Geçenlerde tv'de filme denk gelene kadar bu yapımın varlığını unutmuştum. Bulup arşive atmak isterken  diziyi de keşfetmiş oldum.



Merlin (2008)


Merlin'i bir dönemin güzide kanalı Cnbc-e sayesinde ülkemizde de seyretme imkanı bulmuştuk. Yayın tarihine bakarak dizinin çekim tarzını fazla basit ve acemi göreceğiniz yapımı neden bu kadar kalitesiz olduğunu sorarsanız ben bunu tamamen yapım şirketinin beceri yoksunluğuna veriyorum. Çünkü aynı dönemde Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter gibi fantastik öğelerle bezenmiş hikayeler fazlasıyla revaçtaydı ve hala ne denli izlenir oldukları da düşünülürse kesinlikle teknolojiden yana eksiklik yoktu. Acaba kıt bir kaynakla vs mi yayınlandı ya da izlenme oranı mı beklenen seviyede olmadığı için böylesi acemilik kokan bir çekim düzeyinde kaldı anlayabilmiş değilim.

İngiltere'nin barbar İstilası sonrası kuruluş sürecindeki krallık dönemlerinden biri ve ülke tarihi de kendi içinde bizde Hunlar'da, Köktürkler'de ya da Osmanlı'da olduğu gibi olduğu gibi bazı mitlerle bezenmiş. Kral Arthur efsanesi de kaynağını bunlardan alıyor. Hatta öyle çok pişirilip sunuluyor ki herhalde Arthur Pandragon, Büyücü Merlin, Morgana, Mordered, Şövalye Vallaint, Gölün Hanımı gibi isimlere aşina olmayanımız yoktur. Hikaye tam da bu noktada Arthur'dan ziyade onu efsane bir hükümdara dönüştürecek olan Büyücü Merlin etrafında şekillenmekte. Ancak öyle Aragorn tarzı, her yanından karizma fışkıran bir Merlin'den ziyade köyden çıkıp gelmiş çiftçi çocuk  görünümümde, daha ne olduğunu kendi bile farkında olmayan 17-18 yaşında bir delikanlı buluyoruz karşımızda. Yukarıda bahsettiğim bildik diğer isimler de araya serpiştirilmiş.

30 yıl önce büyücülerin yarattığı söylenen büyük yıkımın üstesinden gelen ve son yaşayan ejderhayı da alt etmeyi başaran Uther Pendragun'un hükümdarlığı devam ederken şehre giriş yapan bir delikanlı annesinden getirdiği mektubu iletmek üzere krallığın hekimi Gaius'u bulmaya gelmiştir. Kentte bir idam ve ona bağlı büyücü yaşlı bir annenin lanet haykıran büyüsüne şahit olduktan hemen sonra kalenin hekim için ayrılan odasına henüz varmıştır ki üst kat kitaplık raflarında araştırma yaparken dengesini kaybeden adamı mutlak bir kazadan sadece bir bakışla "zamanı yavaşlatarak" yaptığı büyü sonrası kurtarır. Gaius durumun farkındadır. 

Çocuğun hayatı orada güvende değildir. Ne de olsa ülkeden büyü kullanmak yasaktır ve pek de adaletli bir yaklaşım sergilenmeksizin büyücü olduğu düşünülen herkesin sonu kazıkta yakılmayı gerektiren tek bir cezayla bitmektedir. Ancak bir annenin oğlu için rehber olacağına dair beslediği umudun anlamının da farkındadır. Ricasını da görmezden gelemez. Böylece hekim çırağı olan Merlin önce tatsız biçimde Arthır'la ardından da Gwen'le ve kralın himayesinde büyüyen Lady Morgana ile tanışır. Bu sırada şehir kara günlerden kurtuluş için yapılacak kutlamalara hazırlanmaktadır. Sesiyle ünlü Lady Helen şölene şarkılarıyla eşlik edecektir. Ancak yol güzergahında şöleni kana bulamaya yeminli büyücü kadının hedefi olur. Akşam yemeğine şarkısıyla giriş yapan kadın herkesi büyüyle uyuturken Merlin doğuştan sahip olduğu nitelikle buna maruz kalmaz. Kadının üzerine salon avizesini düşürerek son anda O'na engel olur. Herkes şaşkınlık içinde uyanırken yerde kendine gelen kadın son nefesini vermeden bu kez büyüyle bir hançeri Arthur'a yollar ve Merlin son anda onu çekerek koltuğa mıhlanmaktan kurtarır. Ardından kralın buyruğuyla prensin uşağı olma onuru bahşedilir ki O'na göre bu kendisi için kesinlikle hiç de lütuf değildir. Ancak günler geçtikçe Arthur'un babasından çok daha adil ve düşünceli bir genç adam olduğunu anlamaya başlar.

Notlar:

Stonehenge (İngiltere)

- Rivayet edilen orijinal hikayede Merlin Uther'in arzusu ile krallığının varisi Arthur'un doğumuna büyüyü karıştıran bilge büyücüdür. Yani yaşı ondan büyüktür. Büyücülerin normalden uzun yaşadıkları da kabul edilir. Tüm bunların kaynağı ise Keltlere kadar uzanır.

- Bir diğer rivayet Merlin, Kılıç Efsanesini oluşturan kişi, Arthur'un yoldaşı, onu Efsane bir hükümdara dönüştüren kişidir.